30 Haziran 2011 Perşembe

ALLAH İLİM BAKIMINDAN HER ŞEY KUŞATMISTIR



ALLAH İLİM  BAKIMINDAN HERSEYI KUSATMISTIR...

…Rabbim, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?
(Enam Suresi, 80)

"Sizin ilahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında ilah yoktur. O, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır."

(Taha Suresi, 98)















27 Haziran 2011 Pazartesi

SABREDENLER KURTULUŞA ERENLERDİR

Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz. (Al-i İmran Suresi, 200)

Sabır, bir Müslümanı karanlıktan nura çıkaracak bir yol, insanı eğitip onu güzelleştiren, onu cennete yaklaştıran bir güzel ahlak örneğidir. Kuran’da anlatılan gerçek sabır, sadece zorluklar karşısında değil, hayatın her anında yaşanan, sürekli olarak gösterilmesi gereken bir mümin özelliğidir. Gerçek sabır, zorluklarda olduğu kadar, Allah (c.c) rızası için yapılan ve ahirete yönelik olarak gösterilen her güzel davranışta da bir kararlılık ve istikrar içinde olmayı, bunlardan bir ömür boyunca taviz vermemeyi gerektirir.

Kuran’da haber verilen peygamberlerin yaşamları, bir Müslümanın göstermesi gereken sabrın en önemli örnekleridir. Peygamberler, yaşamları boyunca Allah (c.c)’ın dinini anlatma, güzel ahlakı yaşama ve kendilerine vahiy edilenleri uygulamaktan taviz vermeme konusunda sabır göstermişlerdir. Yaşamları boyunca Allah (c.c)’a sadakat göstermiş, Yüce Rabbimiz’in rızasını kazanabilmek amacıyla sabretmiş mübarek insanlardır. Allah (c.c) için yaşayan, Allah (c.c)’a salih bir kalple yönelen bir insan için göstermesi gereken sabır ve tevekkül örnekleri, peygamberlerin yaşamlarında sürekli olarak tecelli eden iman alametleridir.

İnsanların çoğu için sabır, şartlar zorlaştığında veya artık yapacak başka bir şey kalmadığında gösterilmesi gereken bir özelliktir. Ancak bu insanların “sabır” zannettikleri şey, aslında olaylara veya kişilere karşı “tahammül etmektir”. Tahammül eden insan, genellikle başına gelen olayı Allah (cc)’ın bir hikmet üzere yarattığının ve bunun mutlaka hayır ile sonuçlanacağının farkında değildir. İşte bu nedenle sıkıntı duyar, olayları kendisinin çözmesi gerektiğine inanır ve sürekli endişe içinde olur. Tahammülün gerektirdiği şey ise, sürekli olarak olumsuz bir ruh hali, şikayet ve huzursuzluktur. 








                                 

          Oysa Allah (c.c) rızası için yaşayan bir insan için sabır, bir güzelliktir. Tıpkı Hz. Eyüb’ün başına gelen hastalık ve zorluğa güzel bir sabır ile sabretmesi gibi, mümin zorluk karşısında yalnızca Allah (c.c)’a yönelir, her olayın hayırla yaratıldığını bilir ve her zaman O’na tevekkül eder.

Dünya hayatı, bir imtihan yeridir ve bir mümin imtihana tabi olduğu bu süre boyunca Kuran’da bildirilen bu güzel sabrı mutlaka göstermekle sorumludur. Çünkü müminin asıl hedefi ahirettir. Bu dünya hayatının kısa bir süre sonra sona ereceğini ve kendisini sonsuz güzelliklerin beklediği bir cennet hayatının varlığını bilerek hareket eder. Dünya’daki kısa bir zaman için onun gösterdiği sabır, Yüce Allah (c.c)’ın Katında artacak bir güzellik, ona sonsuz cennetin kapılarını açacak çok büyük bir nimettir. Allah (c.c) rızası için sabredenlerin cennet ile ödüllendirileceklerini Allah (cc) ayetlerinde şu şekilde bildirir:

Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel. (Rad Suresi, 24)

İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gözde yerinde) odalarla ödüllendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar. (Furkan Suresi, 75)




ilgili linkten aktarılmıştır ; http://imtihaninsirri.imanisiteler.com/olurlar.htm
 

26 Haziran 2011 Pazar

Yaşama Sevinci



Yaşama sevinci Allah’ın varlığından kaynaklanan sevincin adıdır.
Bunun dışında yaşama sevinci olmaz, çünkü insan adım adım ölüme giden varlıktır. Her insan adeta idam kararı verilmiş hücrede bekleyen biri konumundadır.
Her gün adım adım ölüme gider.

İnsan ancak Allah’ın ruhunu taşıyan varlık olduğunu bilip sonsuz yaşayacağını anladığı zaman yaşama sevinci kazanır. Allah’ın varlığının şuurunda olmadan “bir eğlendik bir eğlendik” diyen insanlar sadece eğlenme taklidi yaparlar. Asla eğlenemez ve mutlu olamazlar. 



İmanın dışında insanların dengeli yaşaması 
mümkün değildir. 

İman olmadan insan akli dengesini tamamen kaybeder. Yaşıyor gibi görünenler ise hiç düşünmeden yaşayan varlıklardır.




Ruh, şirk olan yerde sıkılır. 
Allah’a bağlanır bağlanmaz sıkıntı kalkar. 

Sıkıntı varsa şirk batağı var demektir. Hemen Allah’a sığınacaksın. Allah’a sığındığında şirk kalkar. 




Maddenin Aslının Anlaşılması Zorunludur

Görüldüğü gibi, maddenin sadece zihnimizdeki haliyle muhatap oluyor olmamız, büyük ıslam alimleri tarafından da haber verilmiş çok önemli bir gerçektir. Ancak tarihte bu konu hiç bir zaman geniş kitlelere ulaşmamış, hep sınırlı sayıda insanın bilgisi dahilinde kalmıştır. ıçinde yaşadığımız çağda ise, söz konusu gerçek, bilimin ortaya koyduğu kanıtlarla açıklanır hale gelmiş bulunmaktadır. Dışarıda var olan maddesel evrenin aslıyla muhatap olmadığımız gerçeği, dünya tarihinde ilk kez bu denli somut, açık ve anlaşılır bir biçimde izah edilmektedir. Bu nedenle herkesin bu konu üzerinde düşünmesi gerekir. En başta da Müslümanların bu konuya büyük önem vermeleri gerekmektedir. Çünkü maddenin aslı ile ilgili bu gerçeklerin anlaşılması, gerçek Allah inancının elde edilmesi açısından çok önemlidir. Çünkü aksi takdirde maddenin mutlak gerçek sayılması gündeme gelecek ve ya Allah'ı inkar eden materyalist felsefe veya çarpık Allah inançları gelişecektir.

Materyalistler "madde tek mutlak varlıktır ve Allah yoktur" yalanını söylemektir. Biz ise "tek mutlak varlık Allah'tır, maddeyi Allah yaratmıştır, ancak biz maddenin zihnimizdeki haliyle muhatap oluruz" demekteyiz. Tüm güç, maddeyi her an yaratmakta olan Allah'a aittir. İslam'ın temeli olan "La ilahe illallah" yani "Allah'tan başka ilah yoktur" hükmünün asıl manası da budur. Allah'tan başka ilah yoktur ve aslında Allah'tan başka hiç bir şey yoktur. Yalnızca Allah ve O'nun tecellileri vardır. Görünen her şey, O'nun tecellisidir.

Maddenin ardındaki sırrın kavranması, işte bu asıl mananın kavranmasını sağlayacağı için çok önemlidir. Bu gerçeğin kavranmasının derin iman ve ilim sahibi kişilere mahsus olduğu ise bir ayette şöyle belirtilir:
 Allah, gerçekten kendisinden başka ilah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O'ndan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O'ndan başka ilah yoktur. (Al-i İmran Suresi, 18)

Maddenin ve Zamanın Ardındaki Muhteşem İlim


 Her şey canlıdır. Çünkü her şey Allah'ın övgüsünü tespih eder, fakat onların tespihlerini Hakkın bîldirmesiyle anlayabiliriz. Sadece canlı tespih edebilir. O halde her şey canlıdır (Fusûs, 170).

Allah bazı kullarının gözlerini var olan her şeye yayılmış bu hayatı ve idrâki görmekten mahrum bırakmıştır. Canlılığı ortaya çıkmış şey diri,... canlı dîye isimlendirilirken, canlılığı gizli kalıp her göze gözükmeyen ise bitki ve cemad [donuk] dîye isimlendirilmiştir. Böylelikle perdeli kimselerde iş ikiye ayrılmışken, keşif ehlinde ayrılmamıştır. Keşif sahibi bu bağlamda şöyle der: 'İşittik ve gördük,' Mümin ise şöyle der: 'inandık ve onayladık.' Allah şöyle buyurmuştur: 'Her şey Rabbinin övgüsünü tespih eder’ (13:13). Her şey canlı ve düşünendir (Fütûhât, c. III, 258)

Allah bizim gözlerimizi cemad [donuk] ve bitki diye isimlendirilen şeylerin canlılığını görmekten alıkoymuştur. Bununla birlikte onların canlı olduklarına inanırız. Çünkü onlar da Allah'ı tespih eder ve tespih eden her şey canlı ve nâtıktır (düşünen] (Fütuhat, c. IV, 177).

Her şey ya hay-nâtık [hayal sahibi düşünen] veya hayvan-ı nâtıktır [düşünen canlı]. Cemad [donuk] veya bitki veya ölü diye isimlendirilen her şey böyledir. Çünkü gerek kendi kendine ayakta duran ve gerekse varlığı başkasına bağlı her şey, Allah'ın övgüsünü tespih eder. Tespih etmek dirilik özelliğiyle nitelenmiş kimseye ait olabilir 
(Fütûhât, c. III, 490-1).
İbnü'l-Arabî